4/03/2008

* Yeniçerilerin Kıyafeti Yeter ...

19. yüzyılda Almanya'nın Mülhaym şehrindeki Ren nehrinin bir yakasında Almanlar, öbür yakasında da Fransız’lar oturuyordu.Fransızlar, her sene nehrin karşı kıyısına geçiyor, Almanlara âit topraklardaki mahsûlün tümünü toplayıp götürüyorlardı.O sıralarda, birliğini henüz te’mîn edememiş olan güçsüz Almanlar ise buna fazlaca ses çıkaramıyorlardı.

Ancak bu durum her yıl bıkkınlık verecek derecede sürünce, Almanlar çâreyi Osmanlı sultanına durumu yazıp, imdât istemekte bulurlar ve sultâna bir mektup gönderirler.Mektupta şöyle denilmektedir:
“Fransızlar her sene bize zulmediyor, mahsûlümüzü elimizden alıyorlar. Siz ki, dünyâya adâlet dağıtan bir imparatorluğun sultânı, İslâmiyet’in de halîfesisiniz. Bizi bu zulümden kurtarın. Asker gönderin. Ürünlerimizi bu sene olsun toplama imkânı sağlayın.”

Osmanlı’nın iç ve dış sorunlarının had safhada olduğu bir zamâna denk gelen bu yardım isteğini inceleyen pâdişâh asker göndermeyi mümkün ve gerekli görmez; yalnızca asker elbîsesi göndermeyi kâfî bulur. Yardım isteğini bildiren mektuba cevâbî bir mektup yazılır. Bu mektupla birlikte içi asker elbîsesi dolu üç çuval da Almanlara yollanır.
Şaşkına dönen Almanlar, çuvalları alıp mektubu okurlar: Mektupta şunlar yazmaktadır:
“ Fransızlar korkak ademlerdir. Onlara yeniçeri göndermemize gerek yoktur. Yeniçerimizin kıyafetini görmeleri kâfîdir. Çuval içindeki Osmanlı askerinin elbîselerini adamlarınıza giydirin. Bu adamları mahsûl zamânı, nehrin görülecek yerlerinde dolaştırın. Karşıdan gören Fransızlar için bu yeterlidir.”

Bağ bahçe sâhipleri hemen Osmanlı askerinin kıyâfetlerini kapışırlar. Hasat vakti geldiğinde giydikleri bu yeniçeri kıyâfetleriyle ve büyük bir heyecanla, nehir kıyısında dolaşmaya başlarlar.Ertesi gün, nehrin karşı yakasından gelen haber, Alman’ların sevinç çığlıkları atmalarına sebep olur:
Almanlara Osmanlılar'dan imdât geldiğini zanneden Fransızlar, korkudan, köylerini dahi terk ederek iç kısımlara doğru kaçmaktadırlar. Mahsûlünüzü rahatça toplayabilirsiniz. Zulüm sona ermiştir.”

Bu hadise, Mülhaym’lıların gönüllerinde taht kurar.Giydikleri yeniçeri kıyâfetlerini, daha sonra Mülhaym'a bağlı Karlsruhe müzesine koyup ziyârete açarlar. Şehrin en yüksek binâsına da Osmanlı bayrağı asarlar. Ayrıca, hâlen olayın yıldönümünde şehirde bir karnaval düzenleyip hadiseyi temsîlen kutlarlar.
Bu olay, Osmanlı'nın sâdece birkaç yeniçeri kıyâfetiyle Alman’ları Fransız’ların elinden ve talanından nasıl kurtardığını anlatan, mâziden kalma, pırlantalarla resmedilmiş bir tablo gibidir. Hani insanın içinden geçmiyor da değil; Neymişiz ne olmuşuz...
EY OSMANLI EN DÜŞKÜN HALİNLE BİLE OLSA BİZ TORUNLARA O ULU. O DÜNYAYI GÖLGESİNDE FERAHLATAN ELİNİ UZATSAN... RAZIYIZ.RAZIYIZ.RAZIYIZ ...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Baya arastirdim, bunun dogrulugunu hicbiryerde (Türksiteleri haric) göremedim.
Bunu ilk kim yazmis?? Almanyada kimsenin haberi yok bundan......malesef.